Varis tedavisinde en başarılı yöntem olarak kabul edilen köpük yani skleroterapi tedavisi, acısız, ağrısız ve hiçbir yan etkisi olmayan yöntemdir. Çok daha ince olan kılcal damarlarda oluşan varislerde ise radyo frekans (RF) ve mikro skleroterapi yöntemleri tercih edilir.

Köpük ( Skleroterapi ) ile Varis Tedavisi

Köpük yöntemi ya da diğer adıyla skleroterapi yöntemi ortalama 5 dakikada tamamlanmakla birlikte, genel olarak süreyi belirleyen yine hastanın varisli damar sayısı olmaktadır. İşlem sırasında herhangi bir ağrı hissedilmemektedir. Gerekli durumlarda işlem öncesinde iğne giriminde ağrı duyulmaması için ağrı kesici verilmektedir.

Tarafımca ve deneyimli uzman ekibim tarafından yapılan skleroterapi yöntemi daha az ilaç kullanımıyla en geniş alana kadar ulaşmaktadır. İşlem sonrasında varisin aynı bölgede tekrarlaması mümkün değildir. Kısacası ameliyatsız varis tedavisi yani skleroterapi yöntemi en yaygın ve en kullanışlı yöntemdir.

Mikro Skleroterapi ile Varis Tedavisi

Mikro skleroterapi tedavisi kılcal damarlar gibi ince damarlarda kullandığımız bir yöntemdir. Skleroterapi yöntemi ile aynı yöntem kullanılmakta sadece daha ince damarlar için daha ince uçlu iğneler kullanılmaktadır. Mikro skleroterapi yöntemin ile skleroterapi yöntemi arasındaki tek fark budur.

Lazer Yöntemi ile Varis Tedavisi

Lazer yöntemi ile varis tedavisi hastalıklı toplardamar ve büyük varislerin damar içinden lazer ile kapatılması şeklinde yapılmaktadır. Hastalıklı damarlar lazerle kapatılırken, sağlam olan damarlar korunur. Ameliyatla yapılan tedavi yönteminde hastanın tam olarak ayağa kalkabilmesi için en az iki hafta istirahati gerekirken lazer yönteminde ise bu süre 1 hafta gibi olmaktadır. Ayrıca tedavi uygulanan bölgede belirgin izler kalabileceği için çok mecbur kalınmadıkça tavsiye edilmemektedir.

Radyofrekans Yöntemi ile Varis Tedavisi

Varis tedavisinde bir diğer yöntem ise; radyofrekans yöntemidir. Radyofrekans yöntemi ile varis tedavisi bir bakıma lazer ile varis tedavisine benzemektedir.  Aralarındaki fark ise; radyofrekans yönteminde damarı içten kapatmak ya da iptal etmek için biri lazer enerjisini diğeri radyofrekans enerjisini kullanır. Radyofrekansla varis tedavisinin tedavi prensibi yerleştirildiği toplardamar içinde ısı oluşturarak o damarı iptal etmektir. Tedavi sonrasında hiçbir şekilde iz kalmaz. Özellikle kılcal damarların tedavisinde başarıyla uygulanmaktadır.

Ameliyatsız ve Ameliyatlı Varis Tedavisi Arasındaki Farklar

Varis hastalarının korkulu rüyası olan varis ameliyatı gelişen teknolojiler sayesinde ağrısız ve acısız bir şekilde yerini ameliyatsız varis yöntemlerine bırakmıştır. Ameliyatlı ile ameliyatsız varis tedavisi arasında farklılıklar mevcuttur. Bu farklılıklar ise;

  • Ameliyattan sonra ameliyat edilen bölgede iz kalması hastalarını çok fazla rahatsız eden bir durumdur. Ameliyatsız varis tedavisi iz kalma endişesini ortadan kaldırmaktadır. Ameliyat ise her zaman iz kalma riskini taşır.
  • Ameliyat olduktan sonra hastanın bir süre istirahat etmesi gerekir fakat ameliyatsız müdahaleden sonra hasta aynı gün hayatına devam edebilir.
  • Ameliyatsız varis tedavisi için, klinik ortamı yeterlidir. Fakat ameliyatlı operasyonda ameliyathane koşullarının oluşturulması şarttır.
  • Ameliyatlı tedavide hastaya acı hissetmemesi için anestezi uygulanır. Ameliyatsız varis tedavisinde ise anesteziye ihtiyaç duyulmaz.
  • Varis hastalığı her yaş grubunun sorunu olabilir. Ameliyat için belirli bir yaşı beklemek gerekir. Fakat ameliyatsız tedavide yaş sınırı yoktur.

Varis Nedir ?

Varis, bacaklarda cilt altındaki toplardamarların genişlemesi ve kıvrımlı şekil alması durumudur. İlk olarak damarların genişlemesi sonucu şişlikler gözlemlense de varis bulgularının artması ile büyük damar kıvrımları oluşabilir. Hatta damar çatlamaları görülebilir. Varis ilk zamanlarda görüntü bozukluğu ile karşımıza çıkmakla birlikte daha sonra zaman içerisinde ağrıya sebebiyet verebilir.

Varis Nasıl Oluşur ?

Varis, genetik bir hastalık olmasının yanı sıra fazla kilo, gebelik, uzun süre ayakta durma, menopoz dönemi ve damar duvarını zayıflatan sigara, hormon hapı kullanımı, yaşlılık varis gelişiminde etkilidir.

Varis hastalığı kadınlarda erkeklere göre 4 katı oranla daha fazla görülür. Aynı zamanda aile bireylerinde varis hastalığı olan birinin varis hastası olma ihtimali 4 kat fazladır.

 

Varis Hastalığının Belirtileri Nelerdir ?

Her hastalığın olduğu gibi varis hastalığının da belli başlı belirtileri mevcuttur. Bu belirtiler ise şu şekildedir:

  • Bacaklarda mavi mor şişlikler
  • Özellikle ayakta durmakla artan ağrı
  • Tam olarak “ağrı” şeklinde tarif edilemeyen huzursuzluk hissi
  • Çabuk yorulma ve bacaklarda ağırlık hissi
  • Bacaklarda şişlik
  • Bacaklarda uyuşukluk
  • Gece krampları
  • Kaşınma
  • Parmaklarda uyuşma
  • Ciltte renk değişikliği
  • Damarların cilt dışına taşması
  • Bacaklarda aniden ortaya çıkan kanama

Varisin dereceleri

Toplardamar hastalıklarının bir derecesi mevcuttur. Bu derecelendirme yöntemi 0-6 arasında yapılmaktadır. Bu derecelendirmeler ise şu şekildedir;

Derece 0: Görülebilen toplardamar hastalığı yok
Derece 1: 1-3 mm çapında ince varisler
Derece 2: Çapı A mm üzerinde olan gerçek varisler
Derece 3: Bacakta şişlik
Derece 4: Ciltte kahverengi ve siyah değişiklikler
Derece 5: Cilt değişiklikleri ve ayak bileği çevresinde iyileşmiş yara
Derece 6: Açık yara olması (daima ayak bileğinin içi tarafında)